İTÜ depremin ön inceleme raporunu yayınladı!
Onbinlerce insanın hayatını kaybettiği ve yaralandığı, onbinlerce binanın yıkıldığı veya oturulamaz hale geldiği deprem felaketi tüm ülkeyi bir araya getirdi. Enkaz kaldırma çalışmaları ve bölge halkının vakit kaybetmeden yaşamasını sağlamak için yapılan çalışmalar başladı ve devam ediyor.
Depremlerin ardından bilimsel ve teknik takviye sağlayacak ve öğretim üyelerini depremin etkili olduğu illere gönderecek olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), yaptığı inceleme ve gözlemler sonucunda ön inceleme raporu hazırlayarak yayınladı. akademisyenler.
Üniversiteden yapılan açıklamada, bölgede kişisel incelemelerde bulunan akademisyenlerin gözlem ve durum tespitlerinin yer alacağı daha kapsamlı bir raporun önümüzdeki haftalarda yeniden hazırlanarak kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi. Çalışmaların kesintisiz devam ettiği belirtiliyor.
İnşaat mühendisliği, jeoloji ve jeofizik alanlarındaki akademisyenlerin incelemelerini içeren 136 sayfalık rapor aşağıdaki 5 bölümden oluşuyor.
1. Depreme İlişkin Jeolojik, Jeofizik, Jeodezik ve Jeomorfolojik Ön Tespitler
2. Kuvvetli Yer Hareketlerinin Değerlendirilmesi
3. Yapısal Hasarların Değerlendirilmesi
4. Hızlı Konut İhtiyaçlarını Karşılamak İçin Kullanılabilecek Şehir Planlama ve İnşaat Tekniklerinin Geleceğe Yönelik Etkilerinin Değerlendirilmesi
5. Çevresel Altyapı ve Beyin Sarsıntısı Atık İdaresi Açısından Değerlendirme
Rapordan satırbaşları… Neden bu kadar çok bina hasar gördü?
Doğu Anadolu Fay Sınırı’ndaki 10 ilde çok sayıda betonarme binanın yıkılarak enkaz haline getirildiğinin belirtildiği raporda, yıkılan binaların yaşı ile birlikte göçmesinde birçok parametre aktif durumda. binalar, temellerin taşıma gücünün düşük olması, inşaatlarda kullanılan malzemelerin kalitesi, kolonlar ve kolonlar. Kirişlerin kesit ölçülerinin ve donatı ölçülerinin yetersizliği, taşıyıcı sistem elemanlarının yapıldıkları yıllarda yürürlükte olan yönetmeliklere uygun yapılmamış olması, diğer imalat hataları ve farkı gibi hususlar Bitişik düzende inşa edilen binaların kat katlarında meydana gelen yıkımların en bariz sebepleri olarak görülmüştür.
“Yönetmeliğe uygun binalar ayakta kaldı”
Raporda, yönetmeliklere uygun olarak zemin kapasitesi yüksek bölgelerde projelerine uygun olarak inşa edilen hastaneler ve bazı kamu binalarının, bu tür şiddetli depremler sonucunda bile binalarda oluşabilecek yapısal hasarların büyük oranda azaldığının görüldüğü vurgulandı. çok sınırlı kalabilir.
Hangi dersler alınmalı?
Raporda depremler bağlamındaki sorunlar, mevcut yerleşim yerlerinin yer kararları, son 50-60 yıllık hızlı kentleşme sürecinin getirdiği imar ve yapılaşma uygulamaları, hazırlık ve onay süreçlerindeki yetki ve sorumluluklar olarak belirlendi. imar planları, imar afları ve beraberindeki yüksek riskli yapı stoğu ve mevcut yapı denetim sorunları. sıralanmış
Bu sorunlara yönelik öneriler şu şekilde sıralanmıştır:
Bilimsel temellere dayanmayan, imar affı, imar barışı gibi mühendislik hizmeti almamış, sağlıksız ve akıl almaz yapı stokunu yasallaştıran düzenlemelere son verilmeli; imar sürecinde doğal eşikler esas alınmalı ve yeni planlama sürecinde bu alanlarda kültür varlıkları dışında yapılaşmaya izin verilmemelidir.
6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen bölgelerde, kentin yeniden yapılanma sürecini de içeren bir “afet sonrası iyileştirme ve gelişme planı” uygulanmalı ve yeniden imar süreci başlatılmalıdır. Tek tip yapılar yerine, depremden zarar gören illerin sosyal ve kültürel yapısının yansıması olan klasik kent dokusunun maliyetlerine atıfta bulunan çağdaş mimari tasarımlar önerilmelidir. Yeterli açık alan ve sosyal altyapı alanına sahip, kozmik tasarım normlarında, kültürel varlıkların ve tarihi dokunun sarsıntıya karşı dayanıklılığını artırmayı hedefleyen, doğaya ve insana saygılı yerleşimler olarak planlanmalı ve tasarlanmalıdır.
Kentsel dönüşüm/yenileme çalışmaları, yerel, parçalı ve mevcut kentsel dokuda riskleri artıran “emsal artışa dayalı kaynak yaratma” yaklaşımından vazgeçilmelidir. Kentsel dönüşüm projeleri üst ölçekli planlara uygun olarak yapılmalı ve alternatif finansman modelleri dikkate alınarak tasarlanmalıdır.
Kültür, toplumun devamlılığı pahasına, kimliğin ve ekonomik kalkınmanın anlamı, afet sonrası “daha iyi” yeniden yapılanma sürecinde temel bir güç olarak kabul edilmeli ve kentsel dönüşüm ve toplumsal yönetişim modelini kapsayıcı bir model olarak kabul edilmelidir. tüm toplum geliştirilmelidir.
Yine yapılacak konutlarda zemin koşulları vb. Tünel kalıp ile inşa edilen taşıyıcı sistemler, prefabrike betonarme evler ve modüler çelik sistemler bir arada, birçok farklı koşul dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Raporun tamamını okumak için tıklayın…